Otizm Spektrum Bozukluğu olan yetişkinlerde köpek sahibi olmanın ruh sağlığına olumlu etkileri olduğu belirlendi.

autism-dog

Otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan yetişkin bireylerde ruh sağlığı sorunları ve intihar olayları görüldüğü bilinmektedir. Scientific Reports’da (Etki faktörü=4.38) yayınlanan yeni bir araştırma sonuçlarına göre köpek sahiplenen OSB’li bireylerde mental açıdan önemli ölçüde gelişim sağlandığı bildirilmiştir.

yardımcı köpek, otizm

Barcelos ve ekibinin (2021) Birleşik Krallık’da yürüttüğü çalışmada yaşları 18 ile 74 arasında değişen 36 köpek sahibi otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan birey seçilmiştir. Seçilenlerin yaklaşık %17’sinin köpekleri sayesinde intihar etmekten kaçındıklarını tespit edildi. Bunun yanında, köpeklere sahip çıkmak ve köpeklerin verdiği ilginin bir başka deyişle bir köpeğin varlığının genel olarak ruh sağlığı açısından pozitif etki yaptığı belirlenmiştir.

Ne yazık ki OSBli bireylerin toplum nezdinde az veya limitli anlayışa maruz kalmaktadır. Bir başka durum ise OSB alanındaki araştırmaların genelde çocuklara odaklanılmış olmasıdır. Oysaki OSB hayat boyu devam eden bir durumdur. OSBli olan insanların anksiyete ve depresyon gibi zihinsel problemlerden daha fazla etkilenmelerinin yanı sıra daha yüksek intihar oranı olduğu tespit edilmiştir. Bu durumu etkileyen faktörleri anlamak, bu bireylerin hayatlarına olumlu etki yapmak adına oldukça önemlidir.

Araştırıcıların bulgularına göre insan-köpek aktivitelerinin olumlu sonuçlar doğurduğu ve köpek sadece ortamda bulunuyor olsa da her açıdan insanlara yardımcı olduğu anlaşılmaktadır. Köpekle oynamak veya yürüyüşe çıkmak gibi etkileşimlerin sağlık adına daha iyi etki ettiğine işaret edilmiştir. Bunun yanında çalışmaya katılan bireylerinden bazılarının özellikle köpeklerinin intihar etmelerinin önüne geçtiğini belirtmesi de dikkate değer bir bulgu olarak tespit edilmiştir. Araştırıcılar bu olumlu etkiler yanında köpeklerin göstermiş olduğu istenmeyen davranışlar, hastalanmaları ve bakım sorunları yaşamalarının da negatif yönde etkilediğini de belirtmişlerdir.

Köpeğin düzgün davranışlı ve iyi eğitilmiş olması, sahiplere inanılmaz oranda bir başarı hissi ve gurur vermektedir. Köpek sahibi olmak veya insan-köpek ilişkilerine dahil olmak OSDli bireylere aynı zamanda sosyal etkileşimler ve kişisel gelişimde artışa da neden olmaktadır.

Araştırmacılar, çalışmaları ile sunulan fikrin temellerini açıklayabilmiş olsa da daha kapsamlı bir araştırma ile köpeklerin, insanların hayatlarına olan etkisinin daha iyi şekilde açıklanabileceğini de vurguladılar.


İleri okuma: Barcelos, A.M., Kargas, N., Packham, C. et al. Understanding the impact of dog ownership on autistic adults: implications for mental health and suicide prevention. Sci Rep 11, 23655 (2021). https://doi.org/10.1038/s41598-021-02504-8

Tunç Devri çiftçilerinin diğer evcilleştirilmiş hayvanlara göre ineklere ayrıcalıklı bir beslenme stratejisi uyguladıkları düşünülüyor.

tunç devri

Yeni bir araştırmaya göre Tunç Devri Çin’inde et ve süt ürünleri, önceden düşünüldüğünün aksine insanların diyetlerinde daha önemli bir role sahipti. Çalışma aynı zamanda dünyanın kalanının aksine çiftçilerin ve çobanların ineklerine, diğer evcilleştirilmiş hayvanlar olan keçilerden ve koyunlardan daha farklı baktıklarını öne sürüyor. Özellikle çobanların inekleri evlerine daha yakın tuttuğu ve kendi tüketimleri için yetiştirdikleri tahılların yan ürünleriyle hayvanlarını besledikleri belirlendi.

Tarih öncesi Avrasya’da, tarihi ekin ve evcil hayvanların hareketleri arkeolojik kayıtlar halinde elde edilebiliyor. Tam olarak anlaşılamayan nokta ise: Tunç Devri çiftçileri ve çobanları, yeni evcilleştirdikleri hayvanları (mesela Güneydoğu Asya’dan gelen inekler) nasıl uzun süredir devam eden tarım ve aşçılık gelenekleriyle birleştirebildikleriydi.

cow

Scientific Reports isimli alanında saygın bir dergide yayınlanan çalışma Gobi Çölü ile Tibet Platosu arasında Orta ve Doğu Asya arasındaki tarihi ekinlerin hareketini kolaylaştıran ve kilit bir bölge olan Hexi Koridoru (Gansu Koridoru) boyunca dokuz bölgede ortaya çıkan bulguları bir araya getirdi. Bunun yanında araştırıcılar kemik kayıtları ve insanlardan, hayvanlardan ve bitkilerden diğer izotop örneklerinin analizleri gerçekleştirdi ve bulgularını güçlendirdiler.

Araştırmanın baş yazarı Petra Vaiglova yaptığı açıklamada “Stabil izotop analizi yöntemini kullanarak, Tunç Çağı döneminde Kuzeybatı Çin’de Hexi Koridorunda yetiştirilmiş olan yerel otçulların diyetlerini inceledik. Sonuçlar gösterdi ki, çalışılan bölgedeki inek ve koyun veya keçiler ekolojik nişlerine göre belirgin bir şekilde farklı olarak bakılmışlardır. Bize göre bunun sebebi, yerel çiftçilerin geleneksel ve yenilikçi yöntemler arasında bir denge bulma çabasıyla ortaya çıkan çeşitli bakım seçeneklerinden dolayıdır.”  yorumunu yaptı.

Hexi Koridoru, tunç
Hexi Koridoru: Çin’in Kansu eyaletinde bulunan bir tarihi güzergâhtır.

Koyun ve keçiler, köyün çevresinde doğal olarak mevcut bitki örtüsüyle otlanırken; bilim insanları ineklerin hem otlandığını hem de beslendiğine dair kanıtlara rastlamışlardır. Araştırmacılar tarafından analiz edilen inek kemiklerinde, doğal bitki örtüsüne çok dahil olmayan kurak bitkilerin daha fazla girdisi olduğu ortaya konulmuştur. Bu ekin grubunda, kökeni Doğu Asya olan arpa da mevcuttur.

Bu bulgular gösteriyor ki, inek diyetleri insanlar tarafından daha çok etkilenmiştir ve inekler, insan yerleşimlerine koyun ve keçilerden daha yakın yetiştirilmişlerdir.

Araştırmanın kıdemli yazarı Xinyi Liu “Sonuçlarımızın ileri sürdüğü üzere; Hexi Koridoru’nda, kayda değer bir biçimde farklı bir çevrede evcilleştirilmiş ineklerin benimsenmesi ve yerelleştirilmesi arasında benzer bir süreç var.” açıklamasını yaptı. “İnek otlatmak için uygun olan otlak arazileri sınırlı olan bölgelerde insanlar ahırda beslenen sığır yerine domuz yetiştirmeye odaklı ekonomiye uyum sağlamışlardır.”

Araştırmacılar; bu sonuçların Kuzey Çin’de, ineklerin lokal veya uzak çayırlarda koyun ve keçilerle beraber gezinmek yerine, insanların yerleşimlerine daha yakın olduğu modern etnografik örneklerle örtüştüğünü söylüyor.

Liu’ya göre, geçmişteki çiftçilik ve diyet koşullarını anlamak bize bugünün dünyasında karşılaştığımız bazı zorluklar konusunda yardımcı olabilir. Bu zorluklar çevresel olduğu kadar sosyal de olmaktadır. Isınan iklim bağlamında, yani toprak neminin küresel boyutta gittikçe yoksullaştığı varsayımında, kuzeybatı Çin’in orta-holosen dönem koşullarına paralellikler çizilebilir. M.Ö 5000-1500 yıllarında Avrasya kıtasında yayılan çiftçilik temelinde, uzun süreli sosyal etkiler ortaya çıkmıştır. Kıtalar dahilinde tarım yeniliklerinin özgün doğasını tanımlamak, günümüzün marjinal çevresinde yetiştiricilik temellerine yardımcı olabilir.


İleri Okuma: Petra Vaiglova, Rachel E. B. Reid, Emma Lightfoot, Suzanne E. Pilaar Birch, Hui Wang, Guoke Chen, Shuicheng Li, Martin Jones, Xinyi Liu. Localized management of non-indigenous animal domesticates in Northwestern China during the Bronze Age. Scientific Reports, 2021; 11 (1) DOI: 10.1038/s41598-021-95233-x

Kaynak: ScienceDaily